İç Anadolu kentlerinden biri olan Konya iline bağlı ilçe merkezi.

TabulaPeutingeriana markedİç Anadolu’nun batı ve kuzeybatı Anadolu bölgelerine geçiş noktasında, Sultan dağlarının doğu eteğinde, Akşehir gölünün güneyinde deniz seviyesinden yaklaşık 1000 m. yükseklikte kurulmuş olan Akşehir, elverişli doğal çevre şartlarının da etkisiyle, gerek coğrafî konumu ve gerekse stratejik öneminden dolayı, yerleşme tarihi boyunca çeşitli devletlerin hâkimiyeti altında kalmıştır. Bu bölge ile ilgili olarak Texier’in Peutingeriana haritası üzerinden verdiği bilgiye göre, Akşehir bugünkü ismi Şuhut olan Synnada’nın güneyinde Kapadokya’ya giden büyük bir yol üzerindedir.

Milattan önce III. yüzyılda Makedonyalı bir prens olan Philomelos tarafından Philomelion adı ile kurulmuştur. Roma imparatorluk döneminin başından itibaren Asia eyaletinin, İmparator Diocletanus’tan itibaren de Pisidia eyaletinin sınırları içinde yer almıştır. Frigya ile Kapadokya arasında işlek bir yol üzerinde bulunan Akşehir’in tarihi geçmişi Hitit ve Friglere kadar uzanmaktadır. Sard’dan başlayan ve Kral Yolu olarak bilinen ünlü ticaret yolu Akşehir sınırlarından geçmektedir. 

philomelium markedHititler zamanında Akşehir’in ismi Thybrion olarak kullanılmıştır. İlerleyen dönemde Emeviler 704 yılının baharında kuşattıkları Akşehir’e açan meyve ağaçlarının da etkisiyle Şehr-i Beyza ismini kullanmışlardır. Anadolu 1071 Malazgirt Savaşı galibiyeti sonrası Türkler tarafından fethedilmiş, böylece Anadolu Selçuklu Devleti idaresine girerek Akşehir adı ile anılmaya başlanmıştır. Akşehir adı mahallî telaffuzlara göre farklılık göstermektedir. Kaynaklarda karşımızı Akşar, Ahşar ve Akşehir şeklinde farklı telaffuzlar ile çıkmaktadır.

Kent Anadolu Selçuklu hâkimiyetine girdikten sonra sultana yakın olan beylere temlik veya has olarak verilmiş, uzun yıllar Selçuklu- Bizans mücadelesine, devletin yıkılış sürecinde ise Türkmen beyliklerinin mücadelelerine sahne olmuştur. İlerleyen dönemde sırasıyla Eşrefoğulları ve Hamitoğulları idaresine girdiyse de bölgede Karamanoğulları ile çatışmalar devam etmiş ve nihayetinde Hamitoğulları tarafından Osmanoğullarına satılmıştır.

aksehir ehu13391381 tarihinden itibaren ise Osmanlı- Karamanlı çatışmalarının vuku bulduğu Akşehir’deki üstünlük mücadelesi 1468 yılında Karamanoğullarına son verilmesine kadar devam etmiştir.

Mondros Ateşkes Antlaşması’nın ardından tüm yurtta baş gösteren işgaller ve azınlıkların faaliyetleri karşısında Akşehir halkı da tedbir amaçlı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurmuş ve halkı bilinçlendirmeye başlamıştır. Aynı zamanda olası işgale karşı da gönüllü birlik oluşturmuşlardır. İngilizler Bağdat demiryollarının kontrolünü sağlamak düşüncesi ile 22 Ocak 1919 tarihinde Konya’ya gelmişler, aynı gün Akşehir tren istasyonu da İngilizler tarafından kontrol altına alınmıştır. 14 Mayıs 1919’da Akşehir istasyonuna 50 kişilik bir müfreze ve bir subay ile yerleşen İtalyanlar, Millî Mücadele hareketi ile ilgili başarı haberleri ve İngiltere’nin Batı Anadolu’daki Yunanistan politikasından dolayı bu bölgede kalmalarının anlamsızlaştığını idrak etmiş olacaklar ki Konya ve çevresindeki birliklerini 11- 12 Mart 1920 tarihinde geri çekmişlerdir. 13 Eylül 1921 tarihine gelindiğinde Sakarya Savaşı Türk ordusu tarafından kazanılmış, böylece Yunanlılar, Batı Cephesi Kumandanlığınca alınan tedbirler sonucunda 24 Eylül’e kadar Eskişehir’in doğusunda toplanmıştır. Yunan ordusunu takip ederek söz konusu bölgeye doğru ilerlemeye başlayan Türk ordusu, teçhizat ve mühimmat yetersizliği nedeniyle ilerlemeyi durdurmak zorunda kalmış ve bulundukları bölgede savunma düzene geçmişlerdir. Ancak ordunun tek hedefi Yunan askerlerine karşı taarruza geçmek ve düşmanı yurttan atmaktır.

ataturk aksehir renkliBu amaçla alınan karar sonucunda Akşehir’in Afyon’da civarında yapılacak Büyük Taarruz için stratejik önem taşımasının yanı sıra halkının süreçteki özverili tutumu, vatansever tavrı ve tam bir inanış içerisinde olmaları neticesinde 18 Kasım 1921 tarihinde Batı Cephesi Karargâhının Akşehir’e taşınmasını sağlamıştır. Böylece hazırlıklar artık Akşehir’den yapılmış, burada savaşın seyrine etki edecek önemli kararlar alınmıştır. Sürecin yönetimi buradan yapılırken Mustafa Kemal taarruzun yeri ve zamanını gizli tutmuştur. Bu gizlilikle hareket ederken Büyük Taarruz zamanını ve ayrıntılarını görüşmek hususunda tüm komutanları, Batı Cephesi Karargâhının bulunduğu Akşehir’e davet etmiş, ancak bu durumun kuşku uyandırmasının önüne geçmek için de komutanların Akşehir’de toplanması 28 Temmuz 1922 günü öğleden sonra yapılacak bir futbol maçı ile gizlemiştir. Ertesi gün taarruz hususunda toplantı yapılmış ve alınan kararlar 4 Ağustos’ta hükümete bildirilmiştir. Bu kararlar mecliste de tartışıldıktan sonra kararlarda mutabık kalınmış ve 14 Ağustos’ta ordu gizli yürüyüşe başlamış, 24 Ağustos’ta ise taarruz düzenine geçmiştir. Millî mücadele döneminde en fazla Batı Cephesinde olmak üzere 121 Akşehirli vatan evladı şehadet şerbeti içmiş, onların toprağa dökülen kanı neticesinde de Büyük Taarruz başarı ile sonuçlanarak Türk ordusu galip gelmiştir.

Akşehir için periferik yerleşik kültüre sahip olduğunu söylemek mümkündür. 1501 tarihli tahrire göre kırk mahalle bulunan kentin nüfusu 2750-3000 civarındadır ve bunun 40-50 kişi kadarını Hıristiyan unsur teşkil etmektedir. Birer hanenin Yalvaç ve Karaman’dan, iki hanenin Aksaray’dan üç hanenin ise Acem’den geldiği bilinmektedir. Ortalama 150 yıl sonra kente altı hane olarak Atçeken oymaklarının geldikleri bilinmektedir. Dikey ve yatay nüfus artışına sahip olan kent XIX. yüzyıl sonlarında 8500 civarında bir nüfusa sahipti.

Günümüzde hala tarım, hayvancılık ve meyveciliğin ön planda olduğu kentin nüfusu 92946’dır. Kent tarihi dokusu, kültürel faaliyetleri ile dikkat çeken ilçeler arasında yerini almıştır.

KAYNAKLAR

Akşehir tarihini kapsamlı olarak anlatan kitaplarımıza Akşehir Belediyesi E-Kitap Arşivi'nden ulaşabilirsiniz.